Karaciğer nakli hayatınızdaki en büyük değişikliktir. Bu değişikliğe uyum sağlayabilmek için her gün ilaçlarınızı almak ve hastaneye olağan poliklinik ziyaretleri için gitmek zorundasınız. Yine de, nakil hastalarının çoğunluğunun, yaşam kaliteleri nakil öncesi durumlarına kıyasla çok daha iyidir. Birçok insan için, nakledilmiş bir organ onlara ikinci ve değerli bir yaşam imkanı vermiş ve yeni bir başlangıcı simgelemiştir. Nakil hastalarının çoğunluğu, yaşam kalitelerinin eskiye göre çok iyi olduğuna inanırlar.
Hastaneden çıktıktan sonraki ilk aylarda poliklinik izlemleri için haftada bir ya da iki kez kontrole gelmek gerekir. Bu poliklinik kontrollerinin amacı hastanın iyileşmesini izlemek ve herhangi bir olası komplikasyonu teşhis etmektir. Her ziyarette karaciğer fonksiyonları dikkatle değerlendirilir ve muayeneden geçirilir; böylelikle, herhangi bir enfeksiyon varsa belirlenebilir. Vücut organı reddetmesin diye kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçların aşırı dozda alımı yüksek düzeyde bağışıklık baskılanmasına ve enfeksiyonlara yol açabilir; düşük dozda alınması halinde ise nakledilen karaciğerin reddine neden olabilir. Enfeksiyon ve organ reddi riski azaldıkça, poliklinik kontrollerinin sıklığı da düşecektir. Bu izleme ziyaretlerinin amacı iyileşmeyi izlemek ve herhangi bir olası komplikasyonu teşhis etmektir.
Özel hastane olmasına karşın organ nakilleri SGK kapsamında yapılmakta ve hastalardan ya da vericilerden ameliyat öncesi ya da sonrası herhangi bir aşamada ek ücret alınmamaktadır.
Karaciğer vericilerinde özellikle sağ lob ameliyatlarında safra kesesi de çıkarılmak zorundadır. Çıkarılan safra kesesi alıcıya da takılmaz. Hem alıcı ve hem de vericinin safra kesesine ihtiyacı yoktur ve ilerideki yaşamlarında bir eksikliğe sebep olmaz.
Karaciğer vücudumuzda rejenerasyon (kendini yenileme) kapasitesi olan tek organ olduğundan veren kişinin karaciğeri ameliyattan hemen sonra hızla büyümeye başlar ve yaklaşık 3 ay sonra ameliyattan önceki eski büyüklüğüne ulaşır. Aynı şekilde karaciğer alıcısının aldığı parça da büyüyerek 3 ay içinde hastanın normal karaciğer boyutlarına ulaşır. Vericide ameliyat sonrası uzun dönemde eksiklik ya da sakatlık oluşmaz.
Hayır.
Karaciğer vericilerinde ameliyata bağlı ölüm riski %1’in altındadır. Yine de önemli bir ameliyat olduğundan operasyonun kendisine ve alacağınız anesteziye bağlı komplikasyonlar göz ardı edilemez. Bunlar ayrıntılı bilgilendirilmiş onam formu ile size açıklanacaktır.
Karaciğer nakli yapılabilmesi için gerekli ilk şart kan grubu uyumudur, böbrek nakillerinde bakılan doku uyumu karaciğer naklinde bakılmaz. Kan nakillerinde önemli olan RH faktörünün de organ nakillerinde önemi yoktur, hasta ya da vericinin RH pozitif ya da negatif olması fark etmez.
Karaciğer bağışlamak için alt sınır 18 (19 yaşından gün almış) üst sınır 50 yaştır. Bu konuda bir kesinlik olmamakla beraber 50 yaş üzerinde görülen problemler bu ameliyata engel teşkil edebilir. 50–60 yaş arasındaki verici adayları şartlara göre ayrıca değerlendirilebilir. Sağlıklı, obez olmayan ve karaciğer fonksiyonları normal sınırlarda olan kişiler verici olabilirler. Karaciğer nakli yapılabilmesi için gerekli ilk şart kan grubu uyumudur, böbrek nakillerinde bakılan doku uyumu karaciğer naklinde bakılmaz. Kan nakillerinde önemli olan RH faktörünün de organ nakillerinde önemi yoktur, hasta ya da vericinin RH pozitif ya da negatif olması fark etmez.
Alıcı açısından her iki türde de aynı oranda başarı şansı vardır. Tabi ki vericiye risk olmaması açısından kadavra nakil tercih edilir ancak kadavra organ sıkıntısı nedeni ile canlı vericiden nakiller yaygın olarak yapılmaktadır.
Evet nakilden sonra vücudunuz yeni organı reddetmesin diye ömür boyu ilaç kullanmanız gerekecektir. Ancak uzun dönemde birçok hastada bu ilaçlar günde bir kaç kalemi geçmemektedir.
Bir hastanın girebileceği en büyük ameliyat karaciğer nakli ameliyatıdır. Cerrahi teknik geçen yıllar içinde iyice geliştirilmiş ve başarı oranları artmış, komplikasyonlar azalmıştır. Yine de oldukça zor bir ameliyat olup ameliyatın zorluğuna ve ekibin tecrübesine göre ortalama 6–10 saat sürer. Ameliyat sırasında kanamalar, sonrasında enfeksiyonlar, organın çalışmaması ya da yetersiz kalması, organ reddi, safra yollarında ya da damarlarda tıkanmalar, daralmalar, ilaç yan etkilerine bağlı böbrek ya da diğer organ problemleri, tekrarlayan enfeksiyonlar, kanser gelişimi gibi çok çeşitli riskler mevcuttur. Önemli bir ameliyat geçiren tüm hastalar ameliyat sonrası komplikasyonları yaşayabilirler. Transplantasyon hastalarının çoğunluğu ameliyattan sonraki ilk birkaç hafta içinde bazı komplikasyonlar yaşayabilirler, bu nedenle siz de birtakım problemlerle karşılaşırsanız endişelenmemelisiniz.
Çocuklar ve bebeklerde ise karaciğer nakline götüren sebepler sıklıkla doğuştan gelen hastalıklardır ki bunların başında doğuştan safra yollarının gelişmemesi (biliyer atrezi) gelir. Bunu PFIC (progresif familyal intrahepatik kolestaz), Wilson, tirozinemi, Alagille, konjenital hepatik fibroz, hepatoblastom, hemanjioendotelyoma, alfa-1 antitripsin eksikliği, Crigler-Najjar, Caroli hastalığı, hiperkolesterolemi, oksalozis, glikojen depo hastalıkları, üre siklus defektleri ve metabolik hastalıklar izler.
Karaciğer yetmezliği içindeki hastalara yapılır. 2 türde karşımıza çıkar: Akut karaciğer yetmezliği ve kronik karaciğer yetmezliği. Kronik karaciğer yetmezliği ise karaciğer sirozu olarak da adlandırılır ve nakil gereken hastaların %90’ı bu grupta yer alır. En sık nedenleri ise ülkemizde kronik HBV (hepatit B virüsü) enfeksiyonudur. HBV’den başka HCV, HDV, alkol, otoimmun hastalıklar (otoimmun hepatit, primer biliyer siroz, primer sklerozan kolanjit), kriptojenik (nedeni bilinmeyen) siroz, Budd-Chiari sendromu, Wilson hastalığı, hemokromatoz, NASH (non-alkolik steatohepatit) ve çok çeşitli diğer nedenler olabilir. Kronik karaciğer hastalığı zemininde gelişmiş karaciğer kanseri için de nakil yapılabilir.
Siroz, kronik karaciğer hastalığı zemininde organın sertleşerek küçülmesi ve üzerinde irili ufaklı nodüllerin (şişliklerin) oluşmasına verilen addır. Karaciğer sirozu, kanamalar, sarılık, karında su toplanması (asit), enfeksiyon ve toksik atıkların birikmesi ile koma gelişimi gibi ölümcül sonuçlara yol açabilir. Sirozda karaciğer geri dönülmez şekilde hasarlandığı için siroz hastaların tedavisindeki esas gelişebilecek komplikasyonların önlenmesidir. Komplikasyonlar gelişmiş, ilerlemiş siroz hastalarında hayat kurtarıcı tek seçenek, hastalıklı karaciğerin alınıp yerine sağlıklı bir karaciğeri nakletmektir. Ancak bu şekilde yapılan bir organ nakli ile hastanın hayatı kurtarılabilir.
Bugün için kök hücre tedavileri deneysel aşamadadır ve karaciğer yetmezliğini tedavi edecek düzeyde başarı maalesef henüz elde edilememiştir.
Karaciğer fonksiyonları gereği hayati bir organdır ve karaciğer yetmezliği durumunda tıbbi tedaviler yetersiz kalmıştır ve organın yerini alabilecek böbrek yetmezliğinde olduğu gibi bir diyaliz sistemi henüz mevcut değildir. Bu durumdaki hastalar için tek tedavi yöntemi karaciğer naklidir.